Want create site? Find Free WordPress Themes and plugins.

Vitamin ve besin takviyeleri gerekli mi? Evet, gerekli.

Gelin bakalım:

Hücre zarından geçebilen ve kan dolaşımında kullanılmaya hazır olarak bulunan organik  bileşiklere “vitamin” adı verilir.

Vitamin sözcüğü Polonyalı biyokimyacı CasimirFunk tarafından 1912’de kullanılmıştır. Vita Latince, hayat demektir.

 

Vitaminlerin Vücudumuzdaki İşlevi

Vitaminlerin Vücudumuzdaki İşlevi Nedir? Neden Vitamin ve Besin Takviyeleri Kullanmalıyız?

Vitaminler, hücre büyümesinde, fonksiyonlarının düzgün bir şekilde yerine gelmesinde, gelişiminde ve yenilenmesinde görev almaktadır. Hücre zarlarından geçiş yapabilen ve gerekli süreçlerde kullanılmak üzere kan dolaşımda bulunması gereken bu organik bileşikler; enerji üretiminde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, serbest radikallerle savaşılmasında, cilt sağlığının iyileştirilmesinde, kırmızı kan hücrelerinin üretiminde ve DNA hasarının önlenmesi gibi önemli süreçlerde rol alırlar.

Birçok farklı görevi bulunan vitaminler vücut tarafından sentezlenemezler; çok az miktarda D ve K vitamini vücut tarafından üretilebilse de yeterli değildir. Vitaminler “temel” nitelikte olduğu için gıdalar ya da uzmanların önerileri doğrultusunda takviyeler aracılığı ile vücuda alınabilir.

Vücut  tarafından üretilemeyen vitaminlerin, beslenme yoluyla alınması gerekmektedir.

Serbest Radikaller Neden Önemli ?

Bedenimizin dışarıdan maruz kaldığı birçok zararlı maddenin hastalıklara neden olduğu bilinmektedir. Bu maddelere serbest radikaller adı verilmektedir. Bu zararlılarla başedebilmesi, hastalıklardan korunabilmesi için mutlaka doğru ve sağlıklı beslenmemiz gerekmektedir.

Serbest radikaller nasıl ortaya çıkar ?

Çevre kirliliği, tarım ilaçları, GDO’lu ürünler, nişasta bazlı şeker, kimyasallar, yediğimiz ürünlerin pakatlenmesi, torbalanması, poşetlenmesi sırasında kullanılan farklı koruyucu maddeler, cep telefonları, baz istasyonları gibi hayatımızın tam da içine giren ürünler, evlerimizde kullandığımız ve radyasyon yayan onlarca eşya, yediğimiz et, tavuk ve balığın besleyici değerininin azalması yanında içine karışan kimyasallar serbest radikallerin oluşmasına yol açmaktadır.

İşte, tam bu noktada vitamin ve besin takviyelerinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.Özetle, hücrelerimizin hayatta kalması, gelişmesi, yenilenmesi, dışarıdan aldığımız, bizi hasta yapan maddelerle mücadele edebilmemiz için vitamin ve besin desteklerine ihtiyacımız vardır.

hücrelerimizin hayatta kalması, gelişmesi, yenilenmesi, dışarıdan aldığımız, bizi hasta yapan maddelerle mücadele edebilmemiz için vitamin ve besin desteklerine ihtiyacımız vardır.

 

Neden Vitamin ve Besin Takviyeleri Alalım ?

Doğanın ve topraklarımızın, gereksinim duyduğumuz besinleri bizlere ulaştırma konusunda eskisi kadar bonkör olmadığı ortadadır.

Yediğimiz domates, eskisi gibi kokmuyor.

Kavun kokusunu artık duyamıyoruz.

Muz artık eski tadında değil. İçindeki B6 vitamini de yok denecek seviyelere düştü.

Nerede eski tavuklar ? Saatlerce piştiğini, bütün mahallenin tavuk koktuğunu anımsıyor musunuz ? Şimdi ise, 15 dakikada tabağımıza geliyor. Çabucak pişiyor.

Yapılan çalışmalarda, vitamin kaynağı olduğunu düşündüğümüz meyve ve sebzelerde, ihtiyacımız olan vitamin ve minerallerin son yıllarda çok azaldığını görmekteyiz.

Bu nedenle, genç yaşta bile birçok kişide demir eksikliği, vitamin B 12 noksanlığı, folik asit eksikliği görülmektedir.

Yapılan çalışmalarda vitamin D3. Noksanlığı toplumda yüzde 60’lara kadar ulaşmaktadır.

Her gıdanın temiz, sağlıklı, doğal ve katkısız olanını tercih etmeliyiz. Ancak, besin değerleri azaldıysa, bedenimiz birçok hastalıkla baş edemeyecek hale geliyorsa, besin takviyelerine ihtiyacımız vardır.

Diyet veya beslenme takviyeleri ismi de verilen gıda takviyelerinin ardında yatan fikir, yeterli miktarlarda tüketilmeyen besinlerin tedarik edilmesidir.

 

Gıda takviyeleri, hap, tablet, kapsül, sıvı, vb. formunda sağlanan vitaminler, mineraller, aminoasitler, yağ asitleri ve diğer maddeler olabilir. Sıvı formunda olanlar daha hızlı kana karıştıkları için son yıllarda daha fazla tercih edilmektedir.

 

Gıda takviyeleri, çeşitli dozlarda ve farklı kombinasyonlarda mevcuttur. Bununla birlikte, vücudumuzun işlev göstermesi için, her besinden sadece belirli bir miktar gerekmektedir ve daha yüksek miktarlar, daha iyi bir etki yaratmayabilir.

 

Takviye kullanımı Avrupa içerisinde değişkenlik gösterir. Örneğin, Almanya ve Danimarka’da (yetişkin nüfusun sırasıyla %43 ve %59’u) yaygınken, İrlanda ve İspanya’da (sırasıyla %23 ve %9) daha az kullanılır.

 

Hangi Vitamin ve Besin Takviyelerini Tercih Edelim ?

Hangi Vitaminleri Tercih Etmeliyiz?

Aslında sağlığınız için gerekli olan besin maddelerinin büyük çoğunluğunu meyve ve sebze bakımından zengin sağlıklı bir diyetle almanız gerekir. Fakat günlük kullanacağınız bir multivitaminle hepsini aldığınızı garantilemiş olursunuz.

 

Günde bir multivitamin meme kanseri, kolon kanseri ve kalp hastalığı gibi kronik hastalıklara karşı koruma oluşturur.

 

Normal bir multivitamin A, C, D, E, K vitaminleriyle potasyum ve çinko gibi minarellerin de olduğu yaklaşık 10 vitamin ve 10 mineral içerir.

 

Seçtiğiniz multivitaminin doğal olması, insan sağlığına zararlı katkı maddesi içermemesi çok önemlidir. Ayrıca kısa sürede kana karışabilmesi nedeniyle sıvı formları tercih edin.

 

Unutmayın; pahalı olan en iyisi değildir.

 

Omega-3 Yağ Asitleri ve Balıkyağı

 

Omega-3 yağ asitleri, beyin fonksiyonlarını geliştiren, kalbimizi, damarlarımızı koruyan, kırışıklarla savaşan, eklemlerimizin sertleşmesini önleyen ve daha birçok işe yarayan mucize yağlardır.

 

Üç çeşit omega-3 yağ asidi vardır:

  1. Alfa-linolenik asit (ALA, ceviz, ketentohumu ve zeytinyağında bulunuyor);
  2. Dokosaheksaenoik asit (DHA, en çok balık yağında bulunuyor);
  • Eikosapentaenoik asit (EPA, yine balık yağında bulunuyor).

 

Bütün omega-3 veya balık yağı takviyeleri aynı değildir. Satın alırken unutmamanız gereken en önemli şey 600 mg DHA içeriyor olmasıdır. Bu dozu alabilmek için birden fazla kapsül almanız gerekebilir.

 

DHA, beyin dokusunun geniş bir kısmını kapsayan yağ asididir. Yalnızca beyin fonksiyonlarını desteklemekle kalmıyor aynı zamanda beynin enerji saklama ve kullanma fonksiyonlarını da geliştiriyor.

 

Son yıllarda Omega 3 jelatini doğal olan, balık kıkırdağından üretilen ürünler ön plana çıkmaktadır. İki kat balık kıkırdağı içeren ürünler sayesinde biyoyararlanım yüzde 95’lere kadar ulaşmaktadır.

 

Bedenimizin tamir becerisinin en çok ortaya çıktığı derin uyku safhası,  güçlüOmega 3 kapsülleri sayesinde uzatılabilmektedir.

 

A VİTAMİNİ

Yağda eriyen bir vitamindir, vücutta depo edilebilir. Bu nedenle yetersizlik belirtileri, uzun süre A vitamini alınmadığında görülür. Yetersiz ve dengesiz beslenenlerde ve büyümenin hızlı olduğu çocukluk, gebe ve emzirme dönemlerinde A vitamini eksikliği daha sık görülür.

A vitamini günlük ihtiyacı ne kadardır?

Besinlerde A vitamini retinol ve A vitamini ön maddesi karoten olarak bulunur. Günlük ihtiyaç yetişkin erkek için 1000 mcg, kadın için 800 mcg‘dir.

A vitamini görevleri nelerdir?

  • Vücudun hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin oluşumuna yardımcı olur.
  • Görme, büyüme, üreme, embriyo gelişmesi, kan yapımıve doku hücre büyümesi için gereklidir.
  • Karotenoid formları antioksidan olarak çalışırlar ve çeşitli kanser türleri ile yaşlanmaya bağlı hastalıklara karşı koruyucu etki gösterebilir.
  • Gözlerin karanlıkta normal olarak görmesine ve alacakaranlığa alışmasına yardım eder.
  • Bağırsak, deri gibi epitel doku yapımı, gelişimi ve korunmasında görev alır.
  • Ağız, mide ve ince bağırsakların ve idrar yollarındaki deri ve dokuların sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayarak, enfeksiyonlara karşı korur.

A vitamini hangi gıdalarda vardır?

A vitaminini iki yolla sağlanır.

Retinol formundaki A vitaminini hayvansal kaynaklı

  • Karaciğer,
  • Balık yağı,
  • Süt, tereyağı, yumurta gibi besinlerden alınır.

A vitamini, bitkilerde bulunan bazı Karotenoid antioksidanlardan da türetilebilir.

  • En çok sarı turuncu (Havuç, kış kabağı vb.)
  • Koyu yeşil yapraklı sebzeler
  • Sarı ve turuncu meyvelerde (Kayısı, şeftali vb.) bulunur.

A vitamini eksikliğinde neler olur?

  • A Vitamini eksikliğinin en bilinen belirtisi gece körlüğüdür.
  • Göz kuruluğu
  • Saç dökülmesi ve saçta kepeklenme
  • Ciltte ve deride kuruma
  • Korneada bulanıklık
  • Bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı enfeksiyon hastalıklarında artış
  • Çocuklarda büyüme geriliği
  • Körlük.

D VİTAMİNİ

D vitamini yağda eriyen bir vitamindir. Emilimi için yağ ve safraya ihtiyacı vardır.  En önemli görevi kalsiyum ve kemik metabolizmasını dengelemektir. Üretilebilmesi için güneş ışığı gereklidir.

D vitamini günlük ihtiyacı ne kadardır?

D vitamini ihtiyacı yaşa ve kişiye göre değişkenlik gösterir. 1 yaşına kadarki bebeklerde 400 IU yeterli iken, 1 yaşından sonraki 600 IU alınması gerekir. 70 yaşından sonra günlük D vitamini ihtiyacı artmaktadır.

D vitamininin görevleri nelerdir?

  • Kemik direncini artırmaktadır.
  • D vitamininin metabolizmadaki başlıca görevi kalsiyum ve fosfor emilimini sağlayarak vücuttaki kalsiyum ve fosfor dengesini düzenlemektir. D vitamini yokluğunda kalsiyum emilimi %10-15 düzeyinde iken D vitaminin varlığında bu oran %30-80 değerlerine kadar çıkmaktadır
  • D vitamini kullanımı böbreklerdeki kalsiyum kaybını önlemektedir.
  • İnsülin yapımında olumlu etkileri vardır.
  • D vitamininin doğru oranlarda kullanımının birçok kanser türüne karşı koruyucu rol oynadığı yönünde çok sayıda çalışma bulunmaktadır.

D vitamini hangi besinlerde bulunur?

Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde 20-30 dakika süresince kol ve bacaklar açık kalacak şekilde güneşlemek önerilen süredir.

D vitaminin en çok bulunduğu besinler;  

  • Balık yağı,
  • Balık,
  • Karaciğer,
  • Yumurta sarısı,
  • Tereyağı

D vitamini yetersizliğinde neler olur?

Yetersiz güneşlenme ve doğal besinlerde az miktarda D vitamini bulunması D vitamini eksikliğinin sık görülme sebeplerindendir.

  • Yetersiz D vitamini alımında, Osteomalasia denilen erişkin donemde görülen bir kemik hastalığı görülebilir.
  • Kemik metabolizması gelişemez.
  • Obeziteye zemin hazırlar.
  • Uyku bozuklukları yaşanabilir.
  • Alzheimer hastalığına zemin hazırlayabilir.
  • Kronik yorgunluk

D vitamini fazlası zararlı mıdır?

Yağda depolanan, idrar ile atılmayan bir vitamin olmasından dolayı gelişigüzel kullanılması yüksek kan düzeylerine sebep olabilir. Fazla miktarda D vitamini kullanılması;

  • Doku ve eklem kireçlenmelerine
  • Böbrek taşı oluşumuna ve böbrek hasarına zemin hazırlamaktadır.
  • Yüksek tansiyona neden olabilir.
  • Aşırı D vitamini kullanımı zehirlenmelere yol açabilir. Zehirlenmeye bağlı olarak; ağız kuruluğu, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, düzensin kal atışı yaşanabilir.

E VİTAMİNİ

Yağda eriyen bir vitamindir. Doğal besinlerde bol miktarda bulunduğundan eksikliği sık rastlanılan bir durum değildir. Çok güçlü bir antioksidandır.

E vitamini günlük kullanımı ne kadardır?

Erişkinler için günlük ihtiyaç miktarı 8-10 mg / gündür.

E vitamininin görevleri nelerdir?

Vücut için hayati önemde görevleri mevcuttur.

Çok güçlü bir antioksidan olup, hücre zarını koruyucu etkisi vardır.

Antioksidan özelliği C, B3 vitamini ve selenyum gibi diğer besin maddeleriyle zenginleştirilir.

Aynı zamanda damar tıkanıklığından ( ateroskleroz) koruyucu etkisi vardır. Kanın pıhtılaşmasında görevli olan proteinlerin yapımında görev alır.

E vitamini hangi besinlerde bulunur?

  • Bitkisel yağlar
  • Tahıl taneleri
  • Yağlı tohumlar
  • Soya
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Baklagillerde bol miktarda bulunur.

E vitamini eksikliğinde neler olur?

Birçok besinde bulunduğu için E vitamini eksikliği çok nadir görülür. E vitamini emilimini engelleyen bağırsak veya karaciğer hastalıklarında görülebilmektedir.

  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu sık hastalanma
  • Ciltte yaralar çıkması ve zor iyileşmesi
  • Kas zayıflığı
  • Denge ve yürüme zorlukları
  • Titreme,
  • Görme problemleri
  • Kansızlık
  • Kalp hastalığı
  • Nörolojik problemler,
  • Kulak uğultusu veya çınlaması

K VİTAMİNİ

Yağda eriyen bir diğer vitamindir. Bağırsaklarda bulunan yararlı bakteriler tarafından sentezlenmesi ve besinlerde bol miktarda bulunması nedeni ile eksikliği nadir görülür. K vitamini K1 ve K2 olmak üzere iki ana gruba ayrılır. K1 Vitamini bitki kaynaklı gıdalarda bulunurken K2 Vitamini daha çok hayvan kaynaklı gıdalarda görülür.

K vitamini günlük kullanımı ne kadardır?

Erişkinler için günlük ihtiyaç dozu 65-80 mcgdir.

K vitamini görevleri nelerdir?

Temel görevi kan akışkanlığını kontrol etmektir. Kanın pıhtılaşmasında önemli rol oynar. Ana görevi kan akışkanlığını kontrol etmek olsa da kemik sağlığını destekler kalp rahatsızlığı riskini azaltır.

K vitamini hangi besinlerde bulunur?

  • Ispanak ve benzeri yeşil yapraklı sebzeler
  • Karaciğer
  • Kuru baklagiller
  • Balık

K vitamini eksikliğine ne olur?

Özellikle bağırsaklarda bulunan yararlı bakterilerin azaldığı durumlar ve safra yolu hastalıklarında emilimi azalır, eksikliği görülür.A ve D vitamininin aksine K vitamini vücutta önemli miktarda depolanmaz. Eksikliği kısa sürede hissedilebilir. Eksikliğinde kanama sorunları yaşanır.

C VİTAMİNİ

Suda erir, ısıya dayanıksızdır, hava ile maruz kaldığında okside olur.

Vücutta bir çokenzimatikreaksiyonda görev alır.

C vitamini günlük kullanımı ne kadardır?

Günlük C vitamini ihtiyaç miktarı 75-90 mg’dır. Emzirme dönemi, yanıklar ve ateşli hastalıklarda ihtiyaç duyulan c vitamini miktarı 5-10 kat artırılabilir.

C vitamini görevleri nelerdir?

C vitaminin vücut için birçok faydası bulunmaktadır.

  • Bağ dokusunda hücrelerin bir arada kalmasını, kolajen üretiminin kolaylaşmasını sağlayarak cilt ve bağ dokusuna esneklik ve güç kazandırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı koruyucudur.
  • Antioksidan bir vitamin olup özellikle meme kanseri ve cilt kanserinin gelişimini yavaşlatır.
  • Folik asit ve demir emilimini kolaylaştırır, böylelikle kansızlık gelişmesinden korur.

C vitamini hangi besinlerde bulunur?

C vitamininden zengin olan besinler arasında

  • Limon, portakal, mandalina gibi turunçgiller
  • Çilek, böğürtlen, kuşburnu,
  • Domates,
  • Lahana,
  • Patates ile ıspanak,
  • Marul,
  • Yeşilbiber, asma yaprağı gibi yeşil yapraklı sebzeler vardır.

C vitamini eksikliğinde ne olur?

C Vitamini yetersizliğinde;

  • Diş, etlerinde kanama, dişlerde anormallikler
  • Yorgunluk,
  • İsteksizlik
  • Eklem ağrıları
  • Eklem ağrıları ile seyreden skorbüt hastalığına neden olur.
  • Sık enfeksiyona yakalanma, ateşli hastalıklara dirençsizliğe neden olur.

C vitamini fazlası zararlı mıdır?

Fazla alınan c vitamini idrar ile atılır. Çok yüksek dozlarda c vitamini alınması ishal, alerjik deri bulguları ve böbrek taşı gibi sorunlara yol açabilir.

TİAMİN (B1)

Suda eriyen bir vitamindir.

Vücutta enerji metabolizmasında kullanılan en önemli vitaminlerdendir. Vücutta depolanmayan bir vitamin olduğu için kullanılmayan bölümü böbrekler yoluyla atılır.

Tiamin (B1) vitamini günlük kullanımı ne kadardır?

Kişinin alması gereken her 1000 kcal için 0,4 miligramdır.

Tiamin (B1) vitamini görevleri nelerdir?

  • Karbonhidrat gibi temel enerji kaynağı olan besinlerin vücutta enerjiye çevrilmesini sağlamaktadır
  • Tiamin aynı zamanda kalp sağlığının korunmasında etkilidir
  • Beyin fonksiyonları ve beyinde enerji üretimi için gerekli bir vitamindir
  • Yaşlanmaya karşı koruyucu etkisi vardır
  • Sigara ve alkolün zararlı etkilerini azaltır
  • Kas yorgunlukları ve kasılmalarına karşı
  • Sindirim sistemi için faydalıdır

Tiamin (B1) hangi besinlerde bulunur?

  • Karaciğer ve diğer organ etleri
  • Süt
  • Kuru baklagiller
  • Tahıllar (Buğday, mısır, pirinç̧)
  • Ceviz, fındık
  • Yumurtada bol miktarda bulunur.

Tiamin (B1) vitamini eksikliğinde ne olur?

Tiamin (B1) eksikliğinde;

  • Yorgunluk ve isteksizlik
  • Kusma ve sindirim sistemi sorunları,
  • Kalp yetmezliği
  • Huzursuzluk,
  • Beriberi denilen eklemlerde şişlik ve ağrı
  • Dengesizlik hissi ile seyreden tablolar görülebilmektedir.

RİBOFLAVİN (B2)

Isıya duyarlı ve suda çözünen bir vitamindir. Bu vitamini içeren besinler çok bekletilmemeli ve sebzelerin pişirme ve yoğurdun suyu dökülememelidir.

Riboflavin (B2) vitamini görevleri nelerdir?

  • Protein, karbonhidrat ve yağ metabolizmasında görev alır.
  • Demir ve vitamin B6 emilimine de yardımcı olur.
  • büyüme ve gelişmede önemli bir rol üstlenir

Riboflavin (B2) hangi besinlerde bulunur?

  • Karaciğer, et
  • Süt ve süt ürünler,
  • Yumurta
  • Balık
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Tahıllar

Riboflavin (B2) eksikliğinde ne olur?

B2 vitamini eksikliğinde;

  • Sinir sistemi rahatsızlıkları
  • Dermatit
  • Dudak ve ağız çevresinde çatlaklar gibi cilt şikayetleri
  • İştah kaybı
  • Işık hassasiyeti görülebilmektedir.

NİASİN (NİKOTİNİK ASİT, VİTAMİN PP)

B grubu vitaminlerden biridir ısıya dayanıksızdır ve suda çözünür. Enerji metabolizmasında düzenleyici olarak görev alır.

Niasin görevleri nelerdir?

  • Yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur.
  • Enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunur.
  • Mukozanın korunmasına katkıda bulunur.
  • Cildin korunmasına katkıda bulunur.

Niasin hangi besinlerde bulunur?

  • Et, balık, kümes hayvanları,
  • Karaciğer,
  • Tahıllar,
  • Kuru baklagiller
  • Yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur.

Niasin eksikliğinde ne olur?

Niasin eksikliğinde;

  • Metabolizma yavaşlaması ve soğuğa dayanıksızlık görülebilir.
  • Sinir, sindirim sistemi ve özellikle güneş gören cilt bölgelerinde bulgular saptanır.
  • Pellegra hastalığı denilen cilt ve sinir sistemi bulguları ile seyreden hastalık izlenebilir.
  • Halsizlik depresif duygu durumu gözlenir.
  • Protein içerikli besinlerde triptofan amino asidi niasine dönüşür.

FOLİK ASİT

Folik asit suda çözünür ve vücutta depolanmaz.

Bağırsak florasında bulunan bakteriler tarafından sentezlenebilmesinin yanı sıra, beslenme ile yeterli miktarlarda alınması gerekir. Gebelerde ve alkoliklerde sık folik asit yetersizliği görülür.

Günlük folik asit kullanımı ne kadardır?

Günlük ihtiyaç duyulan doz 400 mcg’dir. Gebe ve emzirenlerde ihtiyaç artmaktadır. Gebe ve emzirenlerin günlük 600 mcg almaları gerekmektedir.

Folik asit görevleri nelerdir?

  • Protein metabolizması ve kan hücre yapımında görev alır.
  • Sinir sistemi düzeni ve fetusun gelişmesinde önemli rol oynamaktadır
  • Hücre bölünmesinde önemli rol oynar.
  • Damar sertliğini azaltarak kalp krizi, bunama ve felç gibi rahatsızlıkların oluşmasını engeller.

Folik asit hangi besinlerde bulunur?

  • Karaciğer
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Kuru baklagiller
  • Tahıllarda bol miktarda bulunur.

Folik asit eksikliğinde ne olur?

  • Konsantrasyon eksikliği
  • İştahsızlık ve kilo kaybı
  • Baş ağrısı ve baş dönmeleri
  • Deride solgunluk
  • Depresyon
  • Ağız içi yaralar
  • Hamilelik döneminde anne adayının yetersiz folik asit alması anne karnındaki bebeğin özellikle beyin ve omurga gelişiminde bir takım sorunlara yol açabilir.

B6 (PİRİDOKSİN)

Enerji metabolizmasında görevli, kan hücrelerinin yapımı ve sinir sistemi işleyişinde çok önemli yeri olan bir vitamindir.

Suda eriyen ve vücutta depolanmayan bir vitamindir. B 6 vitamini ısı ve ışığı duyarlıdır. Güneş ışığının etkisi veya pişirme ile kolaylıkla bozulabilir.

Günlük B6 (Piridoksin) ihtiyacı ne kadardır?

Günlük ihtiyaç duyulan doz 1.5-2 mg/gündür. Emzirme veya gebelik döneminde bu oran artmaktadır.

B6 (Piridoksin) görevleri nelerdir?

  • B6 vitamini protein sentezinde, amino asit reaksiyonlarında ve glikozun parçalanmasında önemli görev görür.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Amino asitlerin ince bağırsaktan emilimini sağlar.
  • İştah, ruh sağlığı veya ağrılara olan duyarlılığı etkileyen serotonin ve dopamin yapımında rol oynar.
  • Hemoglobin yapımında görevlidir.
  • Böbrek taşı oluşumunu engeller
  • Kolesterol birikimine karşı kalbi korurur
  • Yağ, protein ve karbonhidrat metabolizmasında görev alır

B6 (Piridoksin) hangi besinlerde bulunur?

  • Et, karaciğer, böbrek
  • Tahıllar
  • Kuru baklagillerde bol miktarda bulunur.

B6 (Piridoksin) eksikliğinde neler olur?

B6 vitamini (Piridoksin) eksikliğinde;

  • Anemi
  • Huzursuzluk
  • İştahsızlık
  • Sindirim bozuklukları
  • Dil ve dudak çatlaması
  • Konvülazyon gibi sinir sistemi bulguları ortaya çıkabilir.

B12 VİTAMİNİ

Suda çözünen bir vitamindir. Isıdan etkilenir. İçeriğindeki kobalt minerali nedeniyle kobalamin olarak da bilinir. Karaciğer ve vücudun farklı bölgelerinde az da olsa depolanabilir.

Günlük B12 vitamini ihtiyacı ne kadardır?

Günlük B 12 ihtiyacı 2-3 mcg’dir. Gebeler ve emzirenlerde  ihtiyaç miktarı artmaktadır

B12 vitamininin görevleri nelerdir?

  • Sinir sisteminin doğru ve hızlı çalışmasında görev yapar.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Kemik iliğinde hücre yapımında görevlidir.
  • Protein metabolizmasında görev alır.

B12 vitamini hangi besinlerde bulunur?

B 12 vitamini bitkisel besinlerde bulunmaz. Et ,süt, peynir, yumurta ve balıkta bol miktarda bulunur.

B12 eksikliğinde neler olur?

  • Huzursuzluk
  • El, kol ve bacaklarda uyuşukluk
  • Kasılma
  • His kaybı
  • Kansızlık görülebilir.
  • Bebeklerde büyüme ve gelişmede gerilik
  • Hafıza kaybı ve bunama

KOLAJEN

Kolajen, vücutta bulunan bir aminoasit olarak bilinmektedir.

Kökeni Yunanca da “glu” yani yapıştırıcı anlamına gelen kolajen, vücudun bir arada tutulmasını sağlayan, dayanıklılığı artıran ve cilde esneklik kazandıran en önemli proteinlerden biridir.

Birbiri üzerine sarılmış olan üç adet alfa zincirinden meydana gelmektedir. Vücudun her yerinde bulunan bir protein olan kolajen, yaşlandıkça azalmaya başlamaktadır. 

Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücutta meydana gelen kırışıklıklar ve sarkmalar çoğu kişinin ortak problemidir. Ciltte var olan bu tür problemlerin temel kaynağı kolajen eksikliği olarak karşımıza çıkar. Kemik ve kas dokusunun birbirine bağlanmasını sağlayan kolajen vücutta azalmaya başladıkça çeşitli problemler de baş göstermeye başlamaktadır.

Kolajen Tipleri Nelerdir?

19 tane tipi tanımlanmış olan kolajenin vücudumuzda en sık görülen çeşitleri tip 1, tip 2 ve tip 3, tip 4 ve tip 10’dur. Tüm bu kolajen tipleri vücudun farklı dokularında yer almaktadır.

Tip 1 KolajenVücutta en fazla bulunan kolajen, tip 1’dir. Vücudun parçalarını oluşturan eozinofilik liflerden oluşmaktadır. Organlar, bağlar, tendonlar ve ciltte bulunan tip 1 kolajen, kemikleri destekler, cildi korur, cildin elastikiyetini sağlar, dokuları bir arada tutar ve yaraların iyileşmesini sağlar.

Tip 2 KolajenTip 2 kolajen hücresel olmayan kıkırdak matrisi tarafından üretilmektedir. Kıkırdak matrisi, kıkırdak içinde var olan sıvı benzeri bir dolgudur. Bağ dokularındaki kıkırdak oluşumuna yardımcı olan tip 2 kolajen eklem sağlığı açısından oldukça önemlidir. Yaşa bağlı ekrem ağrıları ve çeşitli buna bağlı olarak meydana gelen çeşitli semptomların tedavisinde etkilidir.

Tip 3 Kolajen: Tip 3 kolajen organlarımızı ve cildimizi oluşturan hücre dışı matrisin ana bileşeninden oluşmaktadır. Kalp ve kan damarları ile kan dokusunu oluşturmada önemli bir destekleyici olan tip 3 kolajen, cildin esnekliğini ve sıkılığını korumasında da oldukça etkilidir. Kasların, arterlerin ve organların yapısını desteklemektedir. Damarlara elastikiyet verirken aynı zamanda kasları güçlendirmektedir.

Tip 4 KolajenCildin sıvı filtrasyonu aşamasında rol oynayan tip 4 kolajen, sindirim ve solunum yüzeylerini oluşturmaktadır. Cildin derin katmanlarında bulunan kolajen tipi, yağ ve organları çevreleyen bazal zarın oluşumunda etkilidir.

Tip 10 KolajenYeni kemiklerin oluşumunda görev alan tip 10 kolajen aynı zamanda eklem kıkırdaklarının gelişimi için de önemlidir. Eklem ağrıları ve eklem bölgelerinde meydana gelen kırıklarda onarıcı görev görmektedir.

Kolajenin Faydaları Nelerdir?

  1. Sıkı ve Pürüzsüz Bir Cilt Yüzeyi.
  2. İyileşen Dolaşım Sistemi.
  3. Esnek Eklemler.
  4. Gür ve Sağlıklı Saçlar.
  5. Hızlı İyileşme Süreci. 
  6. Düzenli Sindirim Sistemi.
  7. Azalan Selülitler.: 

Kolajen ile Hidrolize Kolajen Arasındaki Farklar Nelerdir?

Hidroliz işlemi amino asitler arasındaki bağları koparır, böylece ürünün sindirimi kolaylaşır ve kan dolaşımından daha kolay emilir. Hidrolize edilmiş kolajenpeptidleri, tam bir amino asit profili sunar; bu, en iyi kolajen takviyelerinde uygun diyet seviyelerinin temin edilmesini kolaylaştırır. Hidrolize kolajenin avantajı hem amino asitleri içermesi hem de ciltteki Tip 1 kolajeni oluşturan fibroblast hücrelerini uyarıcı özelliği taşımasıdır. Böylece fibroblast hücrelerinde kolajen gen ekspresyonu artar ve kolajen oluşumu hızlanır.

Kolajen Kaybına Yol Açan Faktörler Nelerdir?

  • Çevre kirliliği,
  • Sigara,
  • Alkol tüketimi,
  • Uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalma,
  • Kan şekerinin ani yükselişi,
  • Aşırı şeker tüketimi
  • Paketlenmiş, rafine gıdalar,
  • Sağlıksız beslenme,
  • Uyku düzensizliği

Kolajen Cildin Hangi Yüzeylerinde Etkilidir?

  • Sivilceler, akneler ve cilt yüzeyinde oluşan lekeler,
  • Yanaklarda meydana gelen çöküntüler,
  • Alında oluşan kırışıklık çizgileri,
  • Göz kenarlarında oluşan kaz ayakları,
  • Ağız köşesinde oluşan derin çizgiler üzerinde kolajen oldukça etkilidir.
  • Burun kenarından başlayarak ağız çevresine kadar inen derin gülümseme çizgileri,
  • Dudak üzerinde oluşan özellikle sigara tüketen kişilerde meydana gelen kırışıklıklar.

Kimler Kolajen Kullanmaya İhtiyaç Duyabilir?

  • Kuru ve hassas bir cilde sahip olanlar,
  • Cildi elastikiyet özelliğini kaybetmiş olanlar,
  • Cilt üzerinde leke oluşumu yaşayanlar,
  • Özellikle doğum sonrası vücudunda çatlakları olanlar,
  • Aşırı alkol ve sigara tüketimi sebebiyle saç, cilt ve tırnaklarında sağlıksız bir görüntüye sahip olanlar,
  • Tırnaklarında yavaş uzama, soyulma veya sık sık kırılma gibi durumları gözlemleyenler,
  • Saç ekimi yaptıranlar,
  • Doğal yaşlanma süreci veya çevresel faktörler sebebiyle cilt sorunları yaşayanlar,
  • Cilt yüzeyinde yara veya yanıkları bulunanlar,
  • Bariatrik operasyon geçirenler kolajen takviyesi ihtiyacı duyabilirler.

Kolajen İçeren Besinler Nelerdir?

  1. Et ve Kemik Suyu.
  2. Yeşil Sebzeler.  
  • Sarımsak. Sarımsak aynı yumurta beyazı gibi yüksek miktarda kükürt içermektedir. Kükürt eklemlerde ciltte var olan kolajeni tetiklemektedir. Aynı zamanda hasarlı eklemleri onarmaya yarayan taurinve lipit asitleri barındıran sarımsak, kolajeni artırmaya yardımcı olmaktadır.
  1. Yumurta Beyazı: Yumurtanın beyazı kolajenile birlikte yüksek miktarda amino asit ve kükürt içermektedir. Kükürt, kolajenin düşmanı olan toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırmaktadır.
  2. Beyaz Çay: Beyaz çay, cilt proteinlerinin ve kolajenin moleküler yapısını korumaya yardımcı olmaktadır.
  3. Avokado ve Avokado Yağı: Vücutta var olan kolajenin parçalanmasını engelleyen E vitamini açısından oldukça zengin olan avokado, yaşlanma etkilerini önlemeye yaramaktadır.
  • Soya Ürünleri: Soya, jenisteinolarak bilerek bir bileşiğe sahiptir. Güçlü bir antioksidan deposu olan soya ürünleri, cilt hücrelerine zarar verebilecek serbest radikallere karşı cildi korumakta ve cildi sıkılaştırmaktadır.
  • Kırmızı Meyve ve Sebzeler: Kırmızı meyve ve sebzeler UV ışığının neden olduğu kolajenin parçalanmasını engelleyen ellagik asit içeriğine sahiptirler. Ahududu, elma, böğürtlen, vişne ve çilek gibi kırmızı meyveler vücutta kolajen üretiminiartırmaktadır.
  1. Fasulyeler: Fasulye, vücudu yaşlanma karşıtı bir madde olan hyaluronic asidi üretmeye teşvik etmektedir. Hyaluronic asit, cildin nem dengesini ayarlayıp cildi pürüzsüz ve nemli bir görüntüye kavuşturmaktadır. Aynı zamanda kolajen senteziniartırarak hücre yenilenmesini desteklemektedir.
Did you find apk for android? You can find new Free Android Games and apps.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here